25 oldum;
Hem de feci oldum. Çok da saçma oldum. 1 sene nerdeydim, bir
başka sene nerdeyim, sonraki sene nerede olacağım en ufak bir fikrim yok. Iniş
çıkışlarım serbest döviz endekslerinde yok, Demet Akalın’ın aşk hayatında yok,
Sibel Can’ın kilolarında yok, Fenerbahçe’nin spor hayatında yok. Bana sorsalar
da bunu tercih ederdim gerçi. Serdar Ortaç’ın yaza giriş şarkıları gibi kesin,
sonunu bildiğim bir şey yaşamaktansa, bu belirsizlik beni daha çok mutlu
ediyor. “Topu topu 8 nota var, kaç farklı beste çıkabilir?” diyen Serdarcığımı
esefle kınıyorum. Topu topu 1 Sevcan var ama bambaşka hayatlar çıkabiliyor
şahsen. Herkesin hayatı belki kendine ilginç, belki an’a vurduğunda çok
sıradan, normal ve sadeyim. Ama her sene ne şekilde doğumgünümü kutladığımı
gösteren bir film çekilse eminim çok eğlenirdiniz.
Gerçi bana da sorsalar bunu tercih ederdim. Bazen
düşünüyorum, doğmadan önce acaba bizi böyle bir hayat marketinde
dolaştırıyorlar ve aslında istediğimiz hayatları biz seçtiğimiz şekillerde mi
beğenip yaşıyoruz diye. Sonrasında aklıma Safiye Soyman geliyor, bu düşüncemden
vazgeçiyorum. Hayata bir Safiye Soyman olarak gelmeyi seçmek, kayağa giderken
alışverişte slip mayo almak gibi. Bilemiyorum işte.
Sonuç olarak inişleri çıkışlarıyla bu hayat benim. Değiştirmek
gibi bir şansım yok. Arzum hiç yok. Sanırım bu inişleri çıkışları sayesinde
yaşadığımı biliyorum. O da sanırım benden memnun, bırakmadı henüz.
26’mı merakla bekliyorum- o da eminim beni yine sürprizlerle
bekliyordur.