Neyse efendim sonra 2 haftalık iznimden 1'i geldi çattı ve ben yine 351 günlük esaretimi unutup "ben özgürüm." dedim.
Normal ben, ben olsam, bunu bir coşkuyla kutlar, albümlerle şenlendirirdim. Ama kafama dank etti. Insanlar çılgınlarcasına yaşıyor, sevdikleri şeyi yapıyor, çılgınlarcasına içiyor, sarhoş oluyor, istediklerini giyiyor-istediklerini "giymiyor". ve en önemlisi hiç kimse-otorite buna karışmıyordu. Insanlar garip bakmıyorlardı. Kendileri durumlarını garipsemiyorlardı. Üç çocuğu devlet söylediği için değil, eşlerini sevdikleri için yapıyorlardı; otobüslerde biletlerini birileri kontrol edecek korkusuyla değil düzen böyle işleyeceği için veriyorlardı. Isteyen istediğini evlerinde gizli gizli değil, sokaklarda yapıyordu falan filan.
Paralel evrende bunlar olurken benim tekstil parçaçıklarını, banka dökümanlarını, iplik numunelerini, makine yedek parçalarının kayıdını almam, ümüğüm kadar tatil için bütün yıl çalışmam, hapse girmemek için içimdeki çoğu şeyi yapmamam garip doğrusu. Hepimizin işi yaşam standartlarımızı yükseltmemiz için para kazanmamızı sağlayan birer araç aslında. Ama biz ne ara onu yaşamın amacı yaptık, haberim yok.
Sonra bir hafta tatil yap, elinde fotoğraf makinen, sırtında çantanla dolaşınca oov ben özgürüm. Hayır canım, sen özgür taklidi yapan güzel bir kuklasın.